Ölümcül Oyuncaklar serisinin yan serisi olan Cehennem Makineleri başlı başına bizi etkilemekle kalmıyor ana seri ile ilgili duygularımızı çürütüyor. Bundan kastım şudur sevgili okurlar: Her ne kadar Ölümcül Oyuncaklar'ı okuduktan sonra içimden bundan daha iyisi yazılamaz dediysem de hemen arkasından Cehennem Makineleri'ni okuyunca ağzım açık kaldı. Evet, Cassandra Clare kendiyle ilgili olan tezimi sonunda kadar çürüttü. Kendisini sık sık yaptığım gibi alkışlamadan duramıyorum açıkçası.
Henüz seriyi tamamlayamamış olsam da ( Mekanik Melek ve Mekanik Prens'i okudum ama Mekanik Prenses'i henüz alamadığım için okuyamadığım. Ne kadar mutsuz olduğumu siz tahmin edin artık.)
ona mükemmel demek zor değil. Etkileyici, baştan çıkarıcı ve daha birçok şey. Bu seri hakkında ne kadar şey söylesem az. Mekanik Melek ve Mekanik Prens'in konularını üstlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
Cehennem Makineleri'ni daha çok sevmemin nedenlerine gelince şöyle sıralayabilirim:
1) Ölümsüz Oyuncaklar günümüzde geçiyorken Cehennem Makineleri 1800'lü yıllarda geçmekte. Geçmiş beni her zaman etkilemiş, kendine çekmiştir zaten. Tüm geçmiş diyemem tabi ki ama özellikle 18. ve 19. yüzyıla karşı büyük bir sempatim var. Dolayısıyla bir tık daha ön planda.
2) Ahh... Aşk üçgenleri her zaman ilgimi çekmiştir. Ölümcül Oyuncaklar'da bol bol aşk olduğu inkar edilemez ama orada herkes kendi aşkında meşkinde. Cehennem Makineleri'nde ise tam bir aşk çıkmazı var. Ana karakterlerimizden Tessa'ya gönlünü kaptıran Gölge Avcıları Will ve Jem'den bahsediyorum. Bu kadarı yetmezmiş gibi Tessa'da bu aşkta kararsız. Yani kendisi Will'e daha yatkın olsa da Jem'i de sevdiğini asla inkar edemiyor. Hatta 2. kitabın sonunda yaptığı şey ne o! BIG SPOILER! Tessa şu an karşımda olsa var ya! Ve Jem!
3) Will...William...Will...William Herondale... Yani kısacası Will'in ta kendisi. O simsiyah saçlar, laciverte kaça mavi gözler, o ten... Allahım sanki kitabı okurken Will de geçip karşımda oturmuş da ben onu görmüşüm de ilk görüşte aşık olmuşum sanki. Ama öyle ama :D
4) Fantastik romanlar genelde günümüzde geçer. 1. maddede de belirttiğim gibi bu serinin 1800'lerde geçmesi kendisi için bir artı. Ama geçtiği dönemin atmosferini yazarın bize çok iyi bir şekilde yansıtıp, sanki tarihi bir roman okuyormuşuz tadı vermesi de cabası.
5) Tamam Jace ve Clary fena değil, tamam Isabelle ve Simon da idare eder, tamam Alec'e bayılıyorum ama tüm bu kişilere rağmen Cehennem Makineleri'ndeki kişiler bana daha sıcak geliyor. Charlotte olsun, Sophie olsun, Will, Tessa ve Jem'i saymama gerek bile yok zaten.
6) Ölümcül Oyuncaklar serisinde Gölge Avcıları haricinde de birçok türle karşı karşıyayız ama kitabın Gölge Avcılarını överken diğer türleri el üstünde tuttuğu söylenemez. Tüm ana karakterler Gölge Avcısı. ( Magnus ve Simon'ı saymıyorum.) Cehennem Makineleri'nde ise ana karakterlerin çoğunluğunu Gölge Avcıları oluşturuyor olsa da esas kızımız Tessa Gray üzerinde herhangi bir iz taşımıyor olsa da İblis Efendisi. ( Öyle değil mi? Tahminimce son kitapta türü belli oluyordur ama ben henüz okumadığım için :( )
7) Ayyyy...Daha ne istiyorsunuz acaba?! Alıp okuyun işte mükemmelliğinin farkına varamadınız mı hala?! :P