İki haftalık vize marotununun birinci haftasını geride bırakmış durumdayım. Gerçekten yoğun ve yorucu bir haftaydı benim için. Uzun zamandır yakalayamadığım bir tempo içerisindeydim. Ama nasıl desem, zevk almadım değil bu durumdan. Gerçekten bir şeyler yapıyormuş gibi hissettim kendimi. Sınavdan sınava koşturmak eğlenceliydi.
Hal böyle olunca kitaplardan uzak kaldığımı düşünebilirsiniz. Ciddi ciddi günlerdir teknolojiden uzak olduğumu söyleyebilirim. Bir haftadır kullandığım tek teknoloji ürünü arabaydı ( Tabi artık teknolojiden sayılıyorsa. Sahi durum bu mudur?). O da zorunlu yani. İstanbul - Kocaeli arası nasıl gidip gelecektim. Ama asla kitaplardan uzak kalmadım. Aksine normal zamanda ayırdığımdan çok daha fazla zaman ayırdım kitap okumaya. Doğrusu şaşırtıcıydı bu durum benim için. Hem ders çalışıp, hem neredeyse günümün tamamını okulda geçiriyorken (Ki günümün tamamı okulda ya da yolda geçiyordu) bir de kitap okumaya bu kadar fazla ayırabilmek büyük bir sürprizdi benim içim. Bir kez daha anladım ki teknoloji zamanımızın çoğunu alıyor hatta yok ediyormuş. Bunu da anti parantez olarak belirtelim.
Konumuza dönersek... Hazır kitap fuarı macerasını yeni arkamda bırakmışken elimde okunacak çok fazla kitap oldu doğrusu. Ben de yavaş yavaş kısaltayım dedim okunacaklar listemi. Tabi ki okumaya uzun zamandır merak ettiğim ama bir türlü alıp da okuyamadığım Sevimli Küçük Yalancılar serisinden başlayayım dedim. Altıncı kitap olan Tehlikeli'yi aldım elime ve kısa bir süre içerisinde bitirdim. Amacım sadece serinin bir kitabını okuyup sonrasında farklı kitaplara geçmekti. Bu seriye sonra devam edecektim. Ama tabi ki kendimi durduramadım ve yedinci kitaba yani Kalpsiz'e geçtim. O da bitti. Ve yine dayanamayıp ara kitap olan Sevimli Küçük Sırlar'ı okudum. Burada tekrar bir parantez açmak gerekirse, ara kitap her ne kadar Türkiye'de en son çıkan kitap olsa da kitapların içeriğine bakıldığından daha gerilerde yer alıyor. Yani altıyı ve yediyi okumadan önce ara kitap okunmalı.
Üç tane kitabı hızla okudum. Kitaplar hakkında yorum yapmayacağım. Zaten bayıldığım bir seri, hatta dizisini de izliyorum. Gerçi yorum yapsam yakınacak çok şey var. Mesela -A hala neden ortaya çıkmadı? Devamlı olarak sahte -A lar önümüze konuluyor. Her neyse...
Seriyi şimdilik bitirdim (Bir sonraki kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Çok heyecanlı bir yerde kaldık doğrusu). Sonrasında durdum zannediyorsunuz ama öyle bir şey yapmadım tabi ki. Okunacaklar listem bu kadar kalabalıkken duramazdım. Önümde iki seçenek vardı. Ya Stalin'in İnekleri'ni okuyacaktım ya da Kış Bahçesini (LUX serisini ve diğerlerini sonraya bırakmaya karar verdim.). İki kitap hakkında ufak bir yorum araştırması yaptım. Hangisi daha çok beğenilmiş, yorumlar nasıl, falan filan. Stalin'in İnekleri Kış Bahçesine oranla daha yeni bir kitap olduğu için hakkında fazla yorum bulamadım açıkçası. Ben de Kış Bahçesi'ni okumaya karar verdim. Yani şuan elimdeki kitap "o". Her ne kadar hakkında kötü yorumlar okumuş olsam da benim için şuan harika gidiyor. Ve itiraf etmeliyim, araya hafta sonu girince okuma tempom düştü. Teknoloji yine iş başında!
Her şeye rağmen yine de kendimi normalde çok daha fazla enerjik hissediyorum bu aralar. Bu enerjiyi de kitap okumaya yönelik harcıyorum. Umarım bu şekilde devam eder. Yani harikayım! Peki bu aralar sizler ne okuyorsunuz?
Sevgiler,
G. P.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Muhteşem Yaratıklar / Muhteşem Karanlık / Muhteşem Kaos - Kami Garcia / Margaret Stohl (EPSİLON YAYINEVİ )
Bu yazıyı yazmamın sebebi kitabın konusunu anlatmak,yorum girmek bla bla değil aslında. Amacım biraz stres atmak,beyin hücrelerime yayı...
-
İyi kitaptı, hoş kitaptı ama sorarım sana Jennifer, seriyi bitirmeye ne gerek vardı? Ne güzel okuyorduk. Razıydık bir sonraki kitap...
-
Evet şuan tamda bu durumdayım. Bir Elena kadar iyi biri oluyorum (Yoksa bu durum değişti mi?) bir Katerina gibi kötülük kraliçesi kesil...
.....
YanıtlaSilBenim öğrencilik yıllarımda, bir yandan sınavlara çalışıp, girip bir yandan da kitap okuduğum hiç olmadı. Daima konular birikmiş olurdu, sabahlardım. Kış bahçesiyle ilgili benim okuduğum yorumlar hep olumluydu. Çok duygulandıran bir kitap olduğunu söylemişler. Kitaptaki öykünün Leningradda başlaması beni çok ilgilendirdi çünkü pek çok Rus kitabında Leningrad (yada St Petersburg) dan bahsedilir. Rusyanın en önemli kenti sanırım. Oradaki bahçe ve heykelleri gösteren çok güzel fotolar görmüştüm. Neyse, oradan Alaskaya uzanan bir yolculuk ve bir sır varmış kitapta. Bir de aile var. Konusu insanda baya okuma isteği uyandırıyor. Sen okuduktan sonra görüşünü burada yazarsan çok sevinirim. Stalinin inekleri de güzel bir kitap sanırım.
YanıtlaSilKitabı bitirdim dün gece :) Harika bir kitaptı bence. En kısa sürede yazımı yayınlayacağım kitapla ilgili.
Sil