29 Aralık 2013 Pazar

Hours - Yaşam Savaşı [PW]



     Yapım:                 2013 - ABD
     Tür:                      Dram, Gerilim
     IMDb Puanı:       6,4
     Süre:                    97 Dakika
     Yönetmen:           Eric Heisserer
     Oyuncular:          Paul Walker, Genesis Rodriguez, Tony Bentley, Judd Lormand, Nick Gomez
     Senaryo:             Eric Heisserer
     Yapımcı:             Peter Safran, Scott Willmann


    Paul Walker ölümünden sonra bir kez daha karşımızda. Sanki ölümünün yaklaştığını hissetmiş gibi bakıyor kameralara. Ya da ben gözlerine baktığında ölümün soğuk gelişi görüyorum derinliklerinde. Neyse konumuz bu değil. Paul'un gidişinin detaylarına girecek gücü de bulamıyorum açıkçası kendimde. Biliyorum başlarsam susamam ( Belki garip gelebilir sizlere: Hala hergün Paul'u hatırlar hüzünlenirim. Ne kadar garip değil mi? Ailemden biri gibi sanki.). Yoksa anlatacak çok şey var onun hakkında.


      Bugün amacım Paul'un kendisi (kişiliği) hakkında konuşmak değil, filmi ve oyunculuğu hakkında bir şeyler söylemek. Öncelikle filmin konusu kısaca şöyle: [Aynen Sinemalar.com dan kopyalıyorum] Film. Nolan'ın (Paul Walker) hikayesini anlatıyor. Katrina kasırgası sırasında eşi doğum sırasında hayatını kaybeder ve yeni doğmuş bebeği ile hastanede tek başlarına kalırlar. Doğa şartlarına ve yağmacılara karşı vereceği mücadeleyi anlatmaktadır.
   Kısa bir tanıtım yazısı olmuş ama zaten hakkında söylenebilecek fazla bir şey yok. Birçok yerde film hakkında okuduğum yorumlara katılıyorum: Filmi ayakta tutan kesinlikle Paul Walker. Zaten onun dışında gözüken oyuncuların tamamı da filmde çok kısa sürelere sahipler. Filmin ilk dakikalarında hayatını kaybeden Abigail (Genesis Rodriguez) bile (Filmin daha sonraki dakikalarında geçmişe dair görüntülerde dahil) toplasak 10 dakika yer almamıştır filmde. Zaten filmi izlerken aklımdan geçenler şunlardı: Gerçekten de tek kişilik dev kadro! Hee bu durumdan memnun değil miyim?! Gayet memnunum aslında. Paul Walker'ın son filminde (2014 de Brick Mansions adındaki film vizyona girecek gibi görülüyor ama Hızlı ve Öfkeli'den sahnelerinin çıkarıldığını öğrendikten sonra bu filmin akıbeti hakkında emin olamıyorum açıkçası) sadece onu izlemek keyif vericiydi. Onunla bir odada yalnız kalmak gibi...


Paul Walker'ın böyle bir filmde oynamayı nasıl kabul ettiği de merak konusu doğrusu. Tamam filmin genel olarak iyi bir konusu var ama kurgu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ana konu alınıp daha güzel bir kurgu yaratılabilirdi. Güzel de olurdu açıkçası. Filmle ilgili kafamda daha iyi senaryolar yaratabiliyorum. Birincisi duygu eksikliği vardı. Hikaye insanı duygulandıracak türdendi ama dediğim gibi kurgu eksikliğinden dolayı bu  filme yansıtılamamış. Kafamda oluşan kurguların birçoğu beni hıçkıra hıçkıra ağlatacak türden. Ama gelin görün ki filmi izlerken gözümden bir damla bile yaş gelmedi.
Senaryo beni tatmin etmemiş olsa bile Paul Walker'ın oyunculuğu her zaman ki gibi enfesti. Daha ne olsun! Adam tek başına götürdü filmi. Birçok eksikliğe rağmen film izlenebilir kıvamda. Bir de filmin sonu öyle bitmeseydi iyiydi. Yarım kalmış gibi hissettim. Ama ne olursa olsun; senaryo, yönetmen için değilse bile sırf Paul için bu film izlenir. Onun son filmlerinden biri olduğu da unutulmamalı. Son olarak diyorum ki: Sana ağlamak değil gülmek yakışır ancak...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Muhteşem Yaratıklar / Muhteşem Karanlık / Muhteşem Kaos - Kami Garcia / Margaret Stohl (EPSİLON YAYINEVİ )

Bu yazıyı yazmamın sebebi kitabın konusunu anlatmak,yorum girmek bla bla değil aslında. Amacım biraz stres atmak,beyin hücrelerime yayı...